7.08.2008

etki-tepki




Varoluşun temel kaidelerindendir ,değişmez kurallardan biri.Bir durum, bir olay, bir hareket karşısında düşündüklerimiz yada davranışlarımız bizi bir yere koyar.insanı insan yapan birazda budur Bunu sosyolojik,psikolojik,dini yada vicdani boyutta ele alabiliriz . en basit şekilde izah edecek olursak gördüğümüz yada işittğimiz bir eğrilik ,artık mesul olduğımuz durumdur.kulağa çok korkutucu gelsede yaradıcının bizi buna şahit yapmasındaki hikmet belkide budur .

Bedenimizde yada ailemizde bir engelli olmayışı bizi engellilere sadece acımakla mükellef kılmaz.bize düşen dini yönden şükür etmek kıymet bilmek gibi görünsede.Onların hayatlarını kolaylaştırmakta artık omuzlarımızdadır. Mükellef bir sofrada akşam yemeğine oturacakken , afrikada açlıktan karnı sırtına yapışmış,taş kemiren !çocukların ekranımıza düşmesi huzursuz ediyorsa bizi hala diri bir ruh taşıyoruz demektir.etki varsa tepki olmalı.yani sadece sofradakilere şükretmek yeterli olmayacaktır o dakikadan sonra Daha sahici bir tepki gereklidir .ruhu doyuracak bi tepki......
***
Dünyanın üstünde ,aynı zaman diliminde yaşıyan insanlar arasında, farkında olmasalarda bir hukuk (hak)ilişkisi sözkonusudur.Böyle düşünürüm .Sadece çatımızın altında nefes alanları kayırmak imtihanı atlatmamız anlamına gelmiyor sanki .Belki teknolojiye lanet okumak gelicek içimizden ama, haberdar olduğumuz her acı bizim sınanma sebebimizde olabilir.Sofrasına bomba düşen ,küçücükken taciz edilen,türlü işkenceye maruz kalan her çocuğun velayeti üstümüzedir.
Anlatmak istediğim erkeklerin cıvık futbol muhabbetlerinden ,bayanların saç rengi ve bakımından daha vahim bir meseledir.toplumsal ahlak anlayışını yeniden bina etmek ,tepkimizi ortaya koyma cesareti gösterebilmek ,gerilim sahibi olmak vs...

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Goya'nın "A Caza de Dientes" (Dişlerin Peşinde) adlı bir resmi vardır.
Resimde idam edilen biri ile onun dişlerini çalmak isteyen bir kadın vardır.
Muhtemelen resim yapıldığı sıralarda halk arasında bir ölünün dişlerine
sahip olmanın gizemli güçlere sahip olduğuna inanılırdı.

Bu resimde benim en çok dikkatimi çeken kadındır. Ressam bir insanın
yabancılaşmasını burada çok iyi göstermiştir bizlere. Kadın bir elini o
dişleri çalmak için uzatırken, diğer eliyle bundan ne kadar tiksindiğini de
anlatır.

"Kendine yabancılaşma"dır bu...

Afrika'daki açlıktan ölen çocuklara acıyabiliriz ama muhtemelen yiyeceğimiz
akşam yemeğini kursağımızda bıraktığı için onlara bir hoşnutsuzluk da
duyarız. Herşeye rağmen o günkü akşam yemeğimizi yeriz. Belki birgün önceki
güne göre biraz daha tatsız olacak ama çoktan unutmuşuzdur bile.

Yoldan geçerken gördüğümüz bir dilenci için üzülürüz ama "Senin durumunu
çok iyi anlıyorum" anlamına gelebilecek şekilde o dilencinin gözlerinin
içine bakamayız. Çünkü; eğer bakarsak büyük olasılıkla dilencinin değil
kendi ruhumuzun zavallılığını göreceğiz. Ve neden bir üst caddeden
gitmediğimiz için kendimize kızacağız.

Hepimiz Kevin Carter'ın çekmiş olduğu o tüyler ürpertici fotoğrafı biliriz.
Fotoğrafta açlıktan ölmek üzere olan siyah küçük kız çozuğu ile yakınında
onun ölmesini bekleyen bir akbaba yansıtılır. Carter fotoğrafı çektikten
sonra küçük kızın kampa ulaşması için yardım etmemiş ve oradan uzaklaşmıştır.

Bizler dişlerin peşindeki kadından, Afrika'daki çocukları görüp yine de
gönül rahatlığıyla yemek yiyebilen, "kendimi görürüm" korkusuyla bir
dilencinin gözlerinin içine bakamayan insanlardan ve Kevin Carter'dan
pek de farklı insanlar değiliz. Bizler de kendimize yabancılaşmışızdır artık.

Bir elimizin umurunda değil hiçbir şey, diğer elimiz tiksinir
yaptıklarımızdan; Dişlerin Peşinde'ki kadının elleri gibi.

Dişlerin Peşinde:
http://commons.wikimedia.org/wiki/Image:A_caza_de_dientes.jpg

Kalemin daim olsun ablam...

havzen dedi ki...

Yanlış hatırlamıyorsam Kevin Carter intihar etmişti
sevdiim bi şiirde şöyle bi cümle vardı "yinede kalmıştır bir yerinde ekmek gibi temiz ,su gibi aziz bir şeyi insanın "
vicdanmıdır bahsi geçen şey ?
evine döndüğü vakit kevin carter'e canına kıydıran bilinmez....
ama galiba zıtlıkların içimizde aynı bünyede tohumları var

Haluk Nurbaki hocamızın "nas"suresinin hannes kelimesine yaptığı yorum gibi ...vesveselere üfleyen birşey var içimizde
euzü birabbinnas..
melikinnnas...
ilâhinnas....

havzen dedi ki...

bu arada verdiğin linkten Goya'nın tablosunun resmine baktım hakikaten ürpertici !acaba kadın dişi sadece batıl bir inanış içinmi almaya çalışıyordu.satmak için falan olmasın ..Yani böyle bir ihtimalde geldi aklıma...

Adsız dedi ki...

O da olabilir abla ama dikkat edilmesi gereken nokta değil. :))