7.08.2008

ağla(ma)


Aklın sustuğu demlerde ağlamak sığınaktır.gözyaşları hangi soruna cevap olabilir..ki itirazlarımız hiç bitmiyor.ağlamanın bi mantığı yok oysa.sadece rahatlatıyor insanı .........öfkeyi dindirmeye ,duyguyu sindirmeye yarıyor sanki...ağlamaya başlayınca içten içten hep bu halde kalmaya niyetlenir insan ..dünya döndükçe ağlıyacaktır sanki .... zihnine geçmiş zamana dair her türlü kırılganlık hucum eder.....her bir acı için fazladan bir kaç damla yaş daha döker ..
bazen hastalıklarında hep önceden varolan bir birikimin mahsülü olduğu iddea edilir ki bu kaçınılmazdır .....

"hastalıklar cesedi ,acılar ruhu tahrib eder .."

"ağla rahatlarsın ,ağla açılırsın ,ferahlarsın "derler ağlamak bir dışa vurumdur .ruh halinin dışa vurumu .unutmak istemiyorsanız sıkın dişinizi .acıyı içinizde saklayın .ağlamayın .......

***

Güç kelimesinin bendeki karşılığı babamdır.Hatırlıyorum amcam vefat ettiğinde onun yıkanıp kefenlenmesinde bulunmuştu......bütün amcalar bu erken vedayı gözyaşları ile karşılamıştı .babam ağlamamıştı belki şok olmuş belki donup kalmıştı .....bu önceleri kişinin kendisine güçlü olma telkinidir .diğer insanlar için tutunacak bir dal ,abi olma gayreti ..... ama sonrasında her ambulans sesi babamın yüzünün rengini soldurdu.her ambulans sesinde doldu gözleri dudaklarını çiğnedi ..keşke ağlasaydı ....

demiş şair;

"Ne beyân-ı hâle cür'et, ne figâna tâkatım var.
Ne recâ-yı vasla gayret, ne firâka kudretim var."


Hiç yorum yok: