31.12.2008

sızım

asla ilk ânı kadar acı vermez..
Alışır insan ,,defaatle söylüyorum "alışmak felakettir"
erzurumdaki çocuk kara,manisadaki çocuk güneşe,gazzedeki çocuk bombalara alışır..
hergün haber izliyen biri savaşa alışır..

o ilk anki öfke ,ilk anki acı,ilk anki kaygı, o ağlama ,o "yeter "die bağırma isteği yerini sızıya bırakır..ben bunu kendimi bildim bileli yaşıyorum filistin bizim sızımız..kudüs bizim şehrimiz çünkü...İstanbul kadar bizim ..medine kadar bizim...

Takvim yaprakları nankörleştirdi bizi ..onlar değişince bizimde yaşadıklarımız kayboldu sanki ..tam gündelik hayata kapılacakken bir latife ardı gülecekken ,derin biz sızı kaplar çehremizi..Aklımıza boncuk gözleri ile bir filistinli çocuk düşer
Bizim ocağımıza ateş düşer yanarız,,Şehid olur askerimiz ağlarız..Bağdat vurulur biz sızlarız..gazze bombalanır bizim canımız acır..farkı yoktur mesafenin azlığı çokluğunun ..yine sızlar bir yanımız...

30.12.2008

Kudüs 'de çocuk olmak

benden güzel sözler beklemeyin ..
umutlu sözlerim bitti
acısı geçmeyecek bu sefer..Hafızamda hep o adam vurulmuş yaralı dilinde şehadet cümlesi...füzeler mahallenin ortasına yağmış olmalı..tonlarca bomba
her tarafa saçılmış bebek cesetleri..
ağlamaktan başka yapacak bişeyleri olmayan anneler...
artık şaşırmayı bile unutmuş yaşlılar..
***
Filistin'de anne olmak nasıldır ..çocuklarını okula gönderirken el sallarmı annneler ?doğumu bekliyen anneler hayalleremi dalar doğan çocukları için ne temenni ederler? "büyüsünde doktor olsun "derlermi mesela..yoksa karnındaki çocuğu intifadaya mı adar?
Filistin'de çocuk olmak nasıldır...
vazgeçilmez oyunlara tutsak olurlarmı bizim gibi ..bisiklet sürüp ,top oynayıp,ip atlayıp salıncak kurmaklamı geçer çocuklukları...yoksa henüz konuşmaya başladıklarında kulaklarında top sesleri olduğu için ilk oyunları en uzağa taş atmak mıdır? bir kaç yıl sonra belki 10 belki 12 belki 16 yaşında karşılaşacakları tanklar için taş atmayımı öğrenirler ?

eylenceli şeyler beklemeyin benden arkadaşlar
dünyanın iyi biyer olacağına dair inancımızı baltaladı israil

kalbimize bomba düştü

büyük planlarımız vardı..
alıcaklarımız vericeklerimiz..hesabımız kitabımız
..yeni bir kışlık ayakkabı.. yada kalın bir mont ..
..ilişkilerimiz vardı ailemiz arkadaşlarımız
çok sevdiklerimiz, kırıldıklarımız hergün atıştıklarımız,tartıştıklarımız..konuşmadıklarımız.. aramayı unuttuklarımız..

bağımlılıklarımız vardı....
"sabah kalkınca mutlaka kahvemi içerim "
"yemeklerden sonra tüttürürüm "
"dizimi hiç kaçırmam"
"ikindide çaysız yapmam"
yada internetsiz yaşıyamam..

sonrasında bir gün ..
keyifle kahvemizi yudumlarken... aklımızda alacağımız ayakkabının modeli ,yanımızda ailemiz,elimizde kumanda ..
ekrandaki haber bülteninden bir bomba fırladı evimize
tamda kalbimize
bitmez tükenmek bilmeyen ucuz kaygılarımızın arasına.
içini dünyanın renkleri sarmıştı kalbimizin ,bir bomba düştü ...
kudüse atılmıştı ama kalbimize düştü ..

25.12.2008

şikayetçi


"insan geçmişinin özlemcisi,
geleceğin hasretçisi,
bulunduğu anın şikayetçisidir
."

durum tamda budur arkadaşlar ..albümler açıldığı an ,hangi resmin üzerine deyse gözleriniz bir "keşke" çıkar ağzımızdan ...

"keşke"ogünlerin kıymetini bilseydik ..

keşke şunu yapmasaydım ,bunu yapsaydım . uzayıp gider sızlanışlar
.........
Eskittiği takvim sayısı artınca farkeder insan sızlanışlar beyhudedir....
Hayatta en önemli vakit ne geçmiştir hayatınızdan nede gelecek olandır ..en önemli olan an şu andır ..aklınızda yapmayı düşündüğünüz ne varsa tam zamanıdır...düzeltmeniz gereken ilişkileriniz...ziyaretine gitmek istediğiniz büyükleriniz varsa zamanı şu andır...yarını olmayacak farzedin ..planınız mı var elleriniz tutuyorken yapın ...ertelemeyin ..ertelediğiniz her an pişmanlık olarak dönücek size ...ertelemeyin..
"YARINCILAR HELAKTADIR"

21.12.2008

Bu koşturmacanın içinde kısa bir an duraklayıp düşününce hayatımın amacı ney diye ,Asıldan ve öz den ne kadar uzak olduğumu farkediyorum .."Farketmeler acı verir"diyordu şair...Mutlu etmiyor hiç bir söylemim..Gündelik avuntular buluyorum kendime ,mevsimlik meşgaleler...bazen bir den fazla yük alıyorum sırtıma ..yol bittiğinde hepsi sağlam kalıcakmı bilmiyorum..
>>>>Daha fazla şeye bölünürse zihnim,daha çok kaygım olursa işimle ilgili ,sanki düşünmezsem kendimi ,muhasebem az olursa iyi gelicek gibi düşünüyorum ..oysa yanılgı tamda bu .Görmezden geldiğin şeyler kendiliğinden çözülmüyor.Sen kendin için birşeyler yapmadıkça hiçbirşey düzelmiyor.Zihnimi temizlemem ,Kalbimi arındırmam gerek.Sihirli bir deynek dokunmuyacak asla...ağzımdn çıkan her kelime dakikası dolmadan pişmanlığa dönüşüyor ..
>>>>>Kaçırdığım otobüslerin arkasından pişmalıkla bakıyorum hep..kulaklarıma dolan alkış seslerinden nefret ediyorum bazen..Bazen teselliyi onlarda buluyorum.
bazen ahımı işitecek kadar yanıma sokulanlar,gözlerini açıyorlar kuşkuyla..ümitsiz bir hastalığın pençesindemisin? diye soruyorlar..devası olmayan bir derde mi düştün?
>>>bi kaç gün önce kulaklarıma deyen bir söz ;

"Bitmiyor âh-ü figanım bülbül-i şeydâ gibi
Geçmiyor gülmekle hüznüm, belki ağlarsam geçer "

18.12.2008

çobanlığın sırrı....


İnsan gündelik hayatın monotonluğuna alışmışken ..daha doğrusu alışmak macburiyetinde kalmışken ..BAYRAM GELİR..
Biz çok plan yapan fakat asla planlı yaşıyamayan bi aileyiz ..bunu bildiğimiz için uzun vadeli plan yamaktan kaçınırız çünkü biryığın hayal kırıklıkları var geçmişimizde ..
bu bayramda öyle oldu evde kurban keseceğimiz arefe günü belli oldu ..babam bayram sabahı o çiftlik senin bu ağıl benim dolaştı ..neticede bir dağın yamacında raslamış bizim gurbana:)
hayvanı gözlerine kestirince babamın yanındaki yardımcı çocuk koşmaya başlamış sürünün içinde ..o mubarekte anlamış tabi kutsal bir eyleme aktör olacağını başlamış koşmaya..."çocuk ter kan içinde ama kurbanlık hiç pas vermedi" diyor babam "taki çoban gelip elindeki uzunca bir deyneği sararmış yaprakları olan ağacın dalına vurana kadar yapraklar yere döküldü ve o sesi duyan tüm sürü hayvanları toplandı ağacın altına "
o sahne canlanıyor gözümde çoban olmak böyle bişey olmalı ...o hayvanları oraya çeken neydi acaba ?deyneğin ağaç dalına vurduğunda çıkarttığı sesmi ?yoksa yere düşen yapraklarmı?yoksa buna alıştıkları için mi gittiler ? çobanla aralarında kurdukları bir şifremiydi?
çobanlara özel muhabbetim var.... vesselam..

not: bu vesile ile geçmiş bayramınızı en kalbi duygularımla kutlar hayatlarımıza hayırlar getirmesini dilerim

2.12.2008

aralık



Aralık geldi
aslında sevmediğim bir aydır Bana tükenişi sonu bitişi simgeliyor sanki ..Kimileride yeni bir yıla geçileceği için sever aralık ayını .Ben sevemedim
,ısınamadım ...Oysa gayet güneşli günlerle girdi aralık ..Kışın esamesi yok henüz Geceler serin gündüzler sıcak ...aklıma hep çocukluğumun internetsiz ,televizyonsuz uzun kış geceleri ...yataklar serilip uyuma zamanı gelse bile bitmeyen muhabbet zamanları ....
"muhabbet zamanını "kaçırdık dostum ..geri dönüş yok artık ..
yıl hanesinin son rakamı sürekli yükseliyor 5.....6...7....8...ve işte geldi 2009
"asr 'a yemin olsun ..İnsanlar hüsrandadır..."

özel odamız yoktu oturma odasının ortasında serilirdi yataklar ..Biz uzanırdık babam gelir başımızda geçmiş peygamberlerin yaşadıklarını anlatırdı ...gözlerimiz o hayatların hayallerine doğru kapanırdı ...Kah hz ibrahin (as) ın ateşe atılışı ,Kah ,hz eyyub (a.s) ın ağlatan hastalığı ..ve en çokda hz yusuf a.s ile züleyha'yı , parmaklarını doğrayan kadınları düşünürdük ..nasıl bir güzellikti acaba ..rivayet; dünyadaki güzellik kavramının yarısı hz yusuf (as)a ve bizim peygamberimize diğer yarısı insanlığa dağıtılmış ..bu güzellik hayallerimize sığmazdı ...
peygamber hayatlarının zihnimize yerleştiği o uzun kış geceleri gerilerde kaldı ...çocuklarına gece masal değil, peygamberler tarihi anlatan babalar geride kaldı...şimdi kışlar eziyet ..yazlar eziyet ..evler eziyet parklar eziyet ..büyük hevesle aldığımız materyaller bir süre sonra eziyet ..yetmiyor bitmiyor isteklerimiz..neden ?varmı fikri olan ?

1.12.2008

çelişki <<<


hayat akıp gider ..
insan farkına varmaz
zamanı daralır insan bunu hissedemez
payına düşeni yaşar ,payına düşen insanlarla
en yakınındakiler en çok kırdıklarıdır ..
neden böyledir neden en sevdiklerimizi en çok ihmal ederiz
acaba onlarda varolan ,hiç tükenmeyecek olan kredimizemi güveniriz
"ne yaparsam yapayım babam bana kızım demekten vazgeçmez"
ahh baba neden en çok seni sevmeme rağmen seni incitiyorum seni kırıyorum neden sana karşı davranışlarımda hep planladığım o özeni gösteremiyorum .....

25.11.2008

Dr .Fahrettin Er


kaçırdığım bir konferansın konuşmacısıydı Dr Fahrettin Er ..arkadaşlarımdan dinlediğim konferans özetiyle kahırlanıp, internetten arama yaptığımda yaşadığım hayatın bencilliğinden utandım...Bir insanın hayatını en dolu yaşayışının örneği

Çalışmadığı yani insanları tedavi etmediği günleri, manisanın dik ve yamaç spil dağına çıkıp yabani meyve ağaçlarını aşılayarak geçirmiş.......
"projesiyle "her çekirdek bir fidan "projesini gerçekleştirmiş.>>>>




üstte fidan projesi resimleri

altaki resim Afrikanın "sihay incileri "çocuklar



bir grup doktor ve hayırseverle yardım ve fayda halkasını genişletip "anadoludan afrikaya yardım eli "projesinde aktif rol almış ve nijerde bir yığın tedavi ve ameliyat gerçekleştirmişler.ve gerçekleştirmeye devam ediyorlar..Burda Dr Fahrettin Er ve diğer yardımsever insanlar için söylenilebilecek milyonlarca söz var .fakat benim yazacaklarım kuru lakırtıdan öteye geçmiyecek .bunun için peygamberimizin Şerefli sözlerinden biri kifayet edecektir
"HAYRUNNES MEN YENFEUNNES"
"İNSANLARIN HAYIRLISI, İNSANLARA FAYDASI OLANDIR"







üstte afrikadaki sefaletin simgesi olan resim , serum ağaçları!!! ve yerde yatan ameliyat olmuş hastalar>>>>
resimlerin devamını görmek ,ve Dr .Fahrettin Er 'in makalelerini okumak isterseniz adres ....
http://www.doktorfarettin.com/

21.11.2008

"güzel" dostunuz varmı ?



Sanıldığının aksine çözümcü bi insanım ..Bakmayın aşağıdaki melankolik söylemlerime ..
Sorunun çok konuşulması dahada içinden çıkılmaz hale getirir bazen ..Benim bi katkım olmadığı için rahatlıkla söylüyorum yaradan bana hızlı bir zeka vermiş ..hızlı anlıyorum anladıktan sonrada çözüme adapte ediyorum kendimi ...
Ama olmuyor işte yetmiyor tek olmak..... hep bir çift göz arıyor insan kararlarını onaylıyacak ,takdir nazarıyla bakıcak.... yeri gelince merhametle eleştirecek ...Hep bi omuz gerekiyor ağlarken başını dayayacak..sevindiği kazandığı anda birlikte şükredecek yada çığlık atacak....Ne yapayım bunlar geldi içimden Saçmalamıycam dememiştim )))))

Nerden esti bunlar ? Uğur Işılak'ın "güzel dost" unu dinliyorum bir kaç gündür ..sözler dokundu bana :)yüreğime işledi yani.."yokluğumun resmi "şiiriyle girmişti hayatımın edebi ilgi alanına o günden bu güne bir çok eserinde kendimi buldum ..Sadrına şifa olsun Ozanım...

"aşka dair bir his varsa içinde ,
sen ağlama ben ağlarım güzel dost.
damla damla yaş olurum gözünde ,
damla damla süzülürüm gözünden
sen ağlama ben ağlarım güzel dost

her acının bir sebebi var ama,
ezelden talibim kedere gama.
Derdin varsa yüklen benim sırtıma
al derdini yüklen benim sırtıma
Sen ağlama ben ağlarım güzel dost"

20.11.2008

okuduğum,sevdiğim kitaplar-1

KIL BENİ EY NAMAZ!
"Özür dilerim delikanlı !namazla aranı ben bozdum
itiraf ediyorum küçük hanım namazı ben zorlaştırdım sana..
bağışla beni seni anlayamadığımı çok geç anladım...haklısın zorla kılınası değil namaz
..sana karşı konuştum hep;senden yana konuşmadım hiç....
..çaresizliğini göremedim .yanında olamadım, elini bıraktım niyetini bozdum"


Kıl beni ey namaz

Çöllerden topla hücrelerimi

Rahmetinin serinliğinde yıka kalbimi

Kıl beni ey namaz

Ruhumu secdede yeniden fısılda bana.

Şah damarı yakınlığından emzir yetimliklerimi.

***********************************
Dr.Senai Demirci 'nin bu kitabı namazla ilgili bütün resmi ,ciddi ve asık suratlı öğretilere karşı içten, samimi ve empati ile yaklaşıyor ..kitaba başlamadan önce yazarın edebi birikiminin bu denli şık olacağını düşünmemiştim ..klasik öğreti ,yada namazın mükafatlarını sayabilen bir kitap değil "kıl beni ey namaz"bilakis kişinin bireysel olarak namazla ilişki kurmasını namazı sevmesini ,sevebilmesini konu alıyor .

Bizim için namaz nedir diye soracak olursak çoğu kişi şu cevabı verecektir ."dinin direği"müminin miracı "oysa bu insani bir bakıştan öte dini bir bakışı simgeliyor gibi ..

"kıl beni ey namaz"kitabında beni en etkiliyen kısım ( en sevdiğim bölümlerden biri) namazın "bana dünyanızdan üç şey sevdirildi 1-namaz 2-güzel koku,3- kadın "hadisi şerifinin açıklandığı bölümdü ..Namazı haylazlıklar yapıp ihmal edip sonunda başımızı omzuna koyunca geçmişi unutup bizi kucaklayan annelerimize benzetmiş yazar...

Şimdiye kadar çoğu kişiye tavsiye ettiğim bu kitabı burdada konu etmem gerektiğini düşündüm ... vesselam

17.11.2008

orda bir köy var uzakta ...



çocukluğumun bır kısmı köyde geçmişti ..Belkide bu yüzden köye dair anılarım hep güzel hep özlem dolu..doğudan ,doğunun gözbebeğinden erzurum 'dan sağlık sorunları dolayısıyla tayin isteyen babamın ,aklının ucna gelmezdi egede suyu kanalizasyonu olmayan bi köye atanacağı..su Annem için asla vazgeçilmez eksikliği düşünülemez bir nimet...köyde kaldığımız o bir sene içinde haftada bir kez babamın merkeze su için dilekçe vermeye gittiğini biliyorum ...

Babam merkeze su için giderken, bende eşşeklerin sırtında köyün çeşmesine gidiyordum aynı amaçla ..suyu ya eşeklerin semerinde ,yada uzun bir udun parçasının uçlarına bağlı uzun iplerde taşınan kovalarla sırtlarında taşıyorlarda kadınlar....Ve yine kadınlar o taşıdıkları sularla yemek pişiriyor ,çocuklarını yıkıyor,bahçede sebze yetişriyor ve eşlerine ikram ediyorlardı...Dünyanın neresinde olursa olsun kaygının fazlası kadınların omuzlarında sanki...

Bu yıl aynı köye Kurs öğreticisi olarak gidiyorum ..Hergün ince yollardan kıvrılarak ulaşıyoruz yakın köye ..Kadınlar yine çalışıyor sabah erkenden kalkıp ahırlara gidip hayvanları ile ilgileniyorlar . Sonra eve gelip çocukaları ile ilgileniyorlar onları okula gönderip eşleri ile ilgileniyorlar..sonra ellerine aldıkları kitaplarla kursun yolunu tutuyorlar ..binbir hevesle azimle yaradanın kitabını öğrenmeye çabalıyorlar ....

16.11.2008

korku 2


Tanrım !sarsma bizi!!
Bir günü daha geçmiş hanesine kaydederken ,yığılmışken kanepenin bir kenarına ...Yada uzanmışken yatakta ,tamda teslim olacakken uykunun kollarına ..Hepte en beklenmedik anlarda ..en gafil pozisyonlarda .Aklının ucundan geçmezken
Aniden sarsılır yer ...
hani o gayet sağlam, gayet yüksek, dolayısıyla gayet gururlu sığınağımız evlerimiz ...
bizi koruyacağını ümid ettiğimiz yuvalarımız ,şurup şişesini içmeye hazırlıyormuş gibi sallar bizi..Sanki az sonra kocaman bir kaşıkla teker teker yutulucaz yerin dibine....

tatbikat tedbir önlem deneyim vs o anda hiçbiri gelmez kişinin aklına...sağlam bi eşyanın yamacına sığınmak ,,odada sağlam bi eşya bulmak gelmez akıllarımıza ..aklımıza gelen ilk şey kaçmaktır ..
deyerli eşyalarımız falan zerre umurumuzda değildir ..bu kocaman taş yığınının altında kalabilme ihtimali bizi hızla dışarıya kaçmaya zorlar...Belki anlıktır bu sarsıntı 10 saniye sonra biter ama biz artık 10 saniye önceki pskolojiden çok uzaklaşmışızdır ....uyku uğramaz semtimize..kanepe hep sallanıyormuş gibi gelir ..ses çıkarmamaya ,hızlı hareket etmemeye çalışırız...endişeli gözlerle birbirimize bakarız ...yeri dinleriz..
Nefes almak bile eziyet olur..vucudummuydu kanepeyi sarsan yoksa!! depremin kalanımı ?Ayaklarımmı titredi ?Yermi sarsıldı ?

Daha çok el açarız yaradana ..namazlarımız bizi beklemez biz ezanı bekleriz..Tek büyük tek sığınılacak Tek koruyacak Allah 'tır
Ayaklarımız yere daha ağır basar ...nazikçe adım atarız bir kaç gün ..uzun süre geçmiş deprem anılarını dinleriz büyüklerden ..onlarda yetmez tv den izlediğimiz acıları konuşuruz ..onlarda kesmez eskiden duyulan hikayeleri anlatılır...
en önemlisi artık dersimizi almış görünürüz .. deprem beklenmedik bişeydir ama hazır olunmalıdır beklenmelidir....hemen acil eylem planı,deprem çantası,eşyaları sabitlemek,
evde en uygun baş sokulacak bölümler ayarlanır ..ilk anda nasıl hareket edeceğimiz belirlenir kurslar alınır ....
Oysa deprem yine gelecektir hemde hiç beklemediğimiz bir anda ..Yine, aniden, apansız...

15.11.2008

korku 1

ŞİMŞEK
benimde korkularım var
bakmayın umursamaz tavırlarıma
pervasızca konuşmam ve güçlü görünmeme bakmayın
korkularım var benim ..
sürekli yeni bir avuntu bulmam hep bundan
korkularımdan kaçmak için oyalıyorum kendimi
zihnime hucum ederse korkular ,ezileceğim onların altında
bazen delice hayaller düşer aklıma ..
düşüncemden korkarım .......
şiddetli yağmurlar yağıyor şimdi kentin üstüne ,ardarda şimşekler çakıyor
uzaklarda bir yerlerde yıldırımlar iniyor yere
hep sessizliği parçalar o yıldırımların sesi,ardarda çakar şimşekler
vucuduma binlerce voltaj dolusu elektirik isabet edecek sanarım ..
o sesten korkarım...
her şimşek çaktığında parıldayıverir ölüm bana.
sanki "zamanı geldi" dercesine sevimli göstermeye çalışır parlaklığı ile....
"Hazır değilim henüz " der gibi bakarım çaresiz ..
pencerelerden kaçarım ..koridor cazip gelir ..
sanki arama mesafe koyarsam beni görmezse yıldırımlar ..
kaçabilecekmişim gibi ölümden ....

2.11.2008

Polyanna'yı tanıyorum:)

Vesair de bu güne dek çok fazla yapmadığım bişeydi ama artık bunun güzel olacağını düşünüyorum .Hayatımda iz bırakan mubarek şahsiyetleri ,tanışmamı ve onlara dair bana yansıyanları burada paylaşmak istiyorum ...
bu başlık uzun süredir aklımdaydı ...Hikayedeki Polyanna abartılı bir iyimserlik örneği çizerek sabrımızı ve sinirlerimizi zorlasada:))) gerçek hayatta da bunun örnekleri mevcuttur .Hatta şanslı olmalıyımki bana bir kaç tane isabet etmiş ..

En yakın olan, benden beş yıl evvel aileye katılmış ,aradaki yaş farkı daha fazla olsaydıda ikinci annem diyebilseydim dediğim kişi ablam .
pozitif kelimesini bir insana giydirmek gerekse o ablam olurdu .bizi sarsan hatta öfkelendirip çığlık attıran olaylara o gayet yumuşak ,gayet anlayışlı gayet sevecen yaklaşmayı biliyor ..belki bunu çevresindeki insanları sakinleştirmek adına yapıyor belkide hakketen farklı bir iyimser bakışına sahip tanrı vergisi....polyannam o benim :)

Ne zaman farkettim onu? güleceksiniz ama gelin gittiği gün O güne kadar farketmemişim bu güzel kızın bizim için yaptıklarını .saçlarımı tarayışı kıyafetlerimi ütüleyişi giydirip süslemesi
Hatta yıllar sonra zikredip güldüğümüz bir hadisedir , küçük olan ablamla bizi takım giydirirdi ,gömleklerimizi eteğimizin içine koyardı biz üstüne çıkarmak isterdik genç kızlar gibi o ısrarla içine koyardı ..Şimdi düşününce az çekmemiş bizden ...Migreni ortaya çıkıp sinirli olduğu günler annemin önüne geçerdi bize kızmasın diye ...Gelin olduğu zaman günlerce ağladım arkasından ,artık bizimle yaşamıyacaktı farkettim ..Çok şükür yaradana çok mutlu ,enişteyi tanımasam numara yapıyor derdim:))) ama o cidden mutlu .daha çok şey olur ona dair yazabileceğim ama fazlası dokunur bana ...
zihnimde temiz yere sahip ender insanlardan biri ablam ..
hatıramda hep hayata iyimser bakmamı öğütleyen ,büyük gözleri ile kalıcak..
Hayatın boyunca kaybetme bu iyimserliği ...


20.10.2008

aşk,mantık,platonik

MANTIK................

PLATONİK............... AŞK........
"Yani işte bu kadar zor"mu demek istemiş acaba bunu çizen ?:)))
benim noktalara dair bildiğim bir söz var ama bu başlığa uyarmı bilmem
"nokta kadar menfaat için ,virgül gibi eğilenler ,
sonunda düzhat olup çiğnenmeye mahkumdur"buyurmuşlar:))))

17.10.2008

kumar

bu masaya nasıl oturdum hatırlamıyorum
Başımı kaldırdığımda kağıtlar masadaydı ...
gerisi yok zihnimde ,öncesi yok ..........

11.10.2008

kendine iyi "bak"

Kendine iyi bak sevimli bir ayrılık cümlesidir..
hatırlamıyorum ilk kimden duyduğumu ,ama en çok bir radyo programcısının dilinden dikkatimi çekmişti..
hani bazı ağızlarda söz değerini bulur .......yani sanki sadace ,o ağza has bir cümleymiş gibi ,daha bir içten ve samimi dökülür ..söz anonim olsada o ağızda başka bir kalıptan seslenir bize sanki ..
babamın sıkça zikrettiği bir söz vardır mesela buna işaret eden ;
"dualar aynı dua ama, ağızlar aynı ağız değil "der
işte bu sözü ilk o radyocunun ağzından çıkınca düşünmüştüm (belkide onun ağzından çıkan her sözü düşündüğüm içindir)
kendine iyi bak cümlesinde ki bak kelimesi iki yönüyle ele alınabilir anlamını bozmadan ....

birincisi bak =bakış =görüş=farkındalık giyinmek, bezenmek,süslenmek vesair
ikincisi=bak =bakım =onarım=tamirat
bu sanki daha ziyade ruhla alakalıdır.
kişinin kendini arındırması, huzur arayışı gibi ..insanlarda dış görünüş uğruna çok çaba sarfederken aksattıkları şey ruhlarının ve kalplerinin bakımıdır oysa
"gönüle hitap edecek argümanı olmayanlar ,göze hitap etme telaşı
ndadır"
kendinize iyi bakın vesselam....

9.10.2008

"absürd" açıklaması:)))

dün ki yazımın içinde geçen bu kelimeye takıldım..bakın ne kadar anlamlıymış :)))


"ABSÜRD Felsefi sözlügünde anlami : Anlamsal öğeleri birbiriyle bağdaşmayan... Mantık açısından mantık kurallarına aykırı olanı dile getirir. Saçma bir düşünce , öğeleri birbirini tutmayan , birbiriyle bağdaşmayan düşüncedir. Saçma bir yargı kendi içinde tutarsızlığı olan ya da tutarsızlığı içeren bir yargıdır. Anlamsız ile saçma aynı anlamda değildirler. Saçmanın bir anlamı vardır fakat yanlıştır anlamsızın ise hiçbir anlamı yoktur. Saçma, felsefede usa aykırılığı dile getirir. Usa aykırı olan her şey saçmadır. Saçma doğru ile yanlış arasında yer alan üçüncü bir kavramdır. Yanlış ile karıştırılmamalıdır. Her yanlış saçma olmayabilir :)))))))"


8.10.2008

güzel haber:)

bazen güzel şeyler yanıbaşımızdadır farkedemeyiz ..
o kadar şartlandırmışızdır ki kendimizi felaketlere ,hep bir tedirginlik haliyle bakarız olaylara ,kuşkuyla ve evhamla
Oysa hayat hepte acı hepte ızdırap hepte keder sunmaz bize
İşte kısa zaman önce tanıştığım bir arkadaşımın , mutlu bir başlangıç resmiyle silkelendim bugün esasen bir prensibim vardı:) sözlenen ve nişanlanan arkadaşlarımla yuvalarını kurup bir kaç ay geride bırakana kadar ilişkimi keserdim :))) Çünkü o ilk aylar çekilmez bir sarhoşlukla geçer bayanlarda
..her başladığımız sohbet bu birlikteliğe çıkar,konunun önemi yoktur...
her an elleri telefonda, gözleri pencerede ,yüzlerinde şaşkın bir mutluluk ..
hayatlarının nerdeyse çeyrek asra dayanmış kısmında adı şanı olmayan bir şahıs, artık tam merkezdedir ...
ve tabi sağlam bir ailede iyi bir din eğitimi almış kızlar bunları sadece kız arkadaşları ile paylaşır ....
"inanabiliyormusun parkta yürüyorduk,eğildi taşın kenarından bir papatya vardı,kopardı bana uzattı"
-öylemi ne ince bi jest(inanamıyorum çevre düşmanı herif diyemiyorum tabi )
yada sizin arkadaşınızla yaptığınız her programınız artık nişanlısının merhametine kalır .
"bugün alışverişe gidicez yarına ertelesek .ama yarında kayınvalideme davetliyiz"
-sorun değil (ertele canım ertele üç günlük vatandaşa sattın beni :))))
mesela oturup bir film izliyelim dersiniz siz konuya vakıf olmaya çalışırken o ekrandaki evin perdelerine takılmıştır..
(yuva kuracak olmanın telaşı yuva izlemenin önüne geçmiştir)
bu sözlerim bazılarına absürd* gelebilir ama hani ozanın tabiriyle ;
"türküler yaktım inledim ,
çok aşk öyküsü dinledim" .tecrübe konuşuyor :)))
latifeyle karışık oldu ama başlangıçlar güzeldir ..
helede onların bu yarı mutlu, yarı şaşkın ,yarı telaşlı hallerini gözlemlemek daha bir güzel :))))))))içinde sevgi ,saygı,hoşgörü olan ,aynı dili konuşan ,aynı kaygıları taşıyan, aynı ideallere sahip olan ,birliktelikler hayatın özünü koruyarak nesillere aktarırlar..
İşte bu vazifenin iki yeni neferi olan
Harun & Nurcan çifti için verebileceğim en güzel hediye ellerini birleştirince edebilecekleri bir dua
"Rabbim,Bir insanı koy kalbime ama o insan Seninde sevdiğin bi insan olsun.
Ve beni öyle bir insana sevdir ki,o insanın kalbinde Sen olasın.
Ki ben o insanın kalbinde Seni bulayım.
Beni öyle bir insanla buluşturki benden önce onunla buluşmuş olan Sen olasın.
Onunla el ele tutuştuğumda ikimizin elinin üstünde Senin elin olsun.
Bana öyle gözler göster ki ben o gözlerden Sana bakayım.
Bana öyle bi sevgili ver ki bakışı cennete açılan iki pencere olsun.
Onunla öyle bir yolda yürüyelim ki kılavuzumuz Sen olasın ey Rabbim.
Öyle bir sevgi ver ki bana ona sarıldığımda kâinat bize bakıp birbirine sarılsın.
Bize öyle bir sevgi ver ki Rabbim,Sevgimizden Muhammed sevilsin..."

7.10.2008

ıskaladım dostum


Ben hayatı ıskaladım dostum ...
halbuki ne çok şey biliyordum hayat konusunda,faydası olmadı bildiklerimin..

Şimdi arkamda yığınla pişmanlık ânı ,dilimde hep keşkeler.....
vesvese ırsi bir hastalık gibi yapışmış yakama..

Yine bakınca geçmişe ,ulu orta ukalaca konuşan bir kız batar gözüme....
Ne çok biliyormuşum
Ne hızlı anlıyormuşum
Ne dikkat çekici ,ne zeki...
ne kadar sempatik ,ne sevimli
ne kadar vazgeçilmez.....

Hoşuma gidermiydi bu yakıştırmalar..
çoştururmuydu beni ...
Şimdiki gibi azapmı çekerdim duyunca..
Şimdi acı çekiyorum dönüp bakınca sinir oluyorum o kıza ve hayli ukala buluyorum...
Ben hayatı ıskaladım dostum ..
Ve faydası olmadı bildiklerimin..
Okuduğum onca kitap ,bulduğum onca formül işe yaramadı işte..

vira bismillah


"Allah'ın sizin için biçtiği fiyat cennettir,değerinizi düşürmeyin":)))
***
"tam bedevi tavrı "çamur olsunda bizden olsun"
***
"Kitabına uydurma! ,Kitaba uy!"
***
"İman akla güven verir ,güvende olduğunu hisseden akıl doğru çalışır"
***
"Bedeli ödenmemiş iman ,beleş imandır"
***
"Tevbe kendini yenilemektir"
***
"Şeytanın saltanâtı besmeleye kadardır"
***
''Gelse CELAL'İNDEN cefa, yahut CEMAL'İNDEN vefa,ikiside can'a sefa,KAHRINDA HOŞ LÜTFUNDA HOŞ"

22.09.2008

16.cüzden

DE Kİ:RABİNİZİN SÖZLERİ İÇİN
DERYA MÜREKKEP OLSAVE BİR O KADARDA İLÂVE GETİRSEK DAHİ,
RABBİMİN SÖZLERİ BİTMEDEN ÖNCE DENİZ TÜKENECEKTİR
kehf suresi :109.ayet

7.cüzden

Ey iman edenler!
Allah'ın size helal kıldığı iyi ve temiz şeyleri( siz kendinize) haram kılmayın ve sınırı aşmayın.
Allah sınırı aşanları sevmez
mâide sûresi:87.ayet
okumuştum diyorki
"din doğru ile yanlışı ayırmaya yarıyan gerçeklik bilgisidir"
galiba din kelimesinin bendeki ilk akla gelen karşılığı bu
"sınırı aşmamak"
cizgiyi geçmemek çabası
"rabbim beni haddini bilenlerden eyle"

5.09.2008

5.cüzden

Erkek olsun ,kadın olsun
her kim de mümin olarak iyi işler yaparsa,
işte onlar cennete girerler
ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar.
nisa suresi:124
"sizler
yaşamı sözcüklere boğanlar !hayat yoksulları!
aşksızlıktan ölenler ciddiyetten ölenler, standart yaşam budalaları!
sizler!
sensualistler,dualistler,feministler,koministler
sizler!
cenneti etiketliyenler!cehennem reklamcıları!"
tüm adalet sloganlarınızı alt üst eden cümleler kutsal kitapta mevcud..

4.cüzden

Her canlı ölümü tadacaktır.
Ve ancak kıyamet günü size yaptıklarınızın karşılığı tam olarak verilecektir.
Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtulışa ermiştir.
Bu dünya hayatı ise aldatma metâından başka bir şey değildir.
Âli imran suresi:185.ayet
kaçış yok ...
herkezin ortak kaderinden biri ölüm ..
cehennemden uzaklaşıp cennete yaklaşmak dünyada iken mümkün ..
sakın aldanma!!
dünya hayatı aldatıcıdır!!!

3.09.2008

3.cüzden

“Allah kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükler;
kazandığı iyilik lehine, ettiği kötülük de aleyhinedir.
Rabbimiz! Eğer unutacak veya yanılacak olursak bizi sorumlu tutma.
Rabbimiz bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme!
Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmiyeceği şeyi taşıtma
Bizi affet, bizi bağışla, bize acı. Sen Mevlamızsın, kafirlere karşı bize yardım et "
bakara suresi :286.ayet
Kutsal kitabımızın dua cümlelerinin en nadide örneklerinden biridir amenerrulü......285.ayette müminlerin amenna ve saddekna (inandık,tastik ederiz)demelerinden sonra kulluk acziyeti içindeki tevekkül ediş hallerine örnek verir yaradan....güç verir sen buna dayanırsın yaradan sana bu kapasiteyi verdi sakin ol ve sabırlı ol der bir bakıma...
..ve yinede unutmak ve hata yapmak mümkündür ..
bundan sığınırız yaradana...
..çünkü o bizi affedecek bağışlıyacak merhamete sahiptir ....
.o bizim mevlamızdır..
"rabbim bize taşıyamayacağımız yük yükleme"

2.09.2008

2.CÜZ den

KULLARIM SANA ,BENİ SORDUĞUNDA
(söyle onlara):BEN ÇOK YAKINIM.!!BANA DUA ETTİĞİ VAKİTDUA EDENİN DİLEĞİNE KARŞILIK VERİRİM.O HALDE DAVETİME UYSUNLAR VE BANA İNANSINLAR Kİ
DOĞRU YOLU BULALAR!!
bakara suresi 186.ayet
************
bu ayeti in bir yorumunu dinlemiştim ..arapça bilenlerin çok kolay anlayacağı bir sır var ayette .....
"kullarım beni sana sorduğunda "diyor arkasından deki yada onlara söyleki yok hemen "feinni garip" Ben çok yakınım diyor Yine geçmiş arapça bilgim beni yanıltmıyorsa f kelime başında gelince acele f si deriz yani hemen söyle anlamında sanki ..
İnanılmaz bir güzelliktir hep yanımızda ,her an görüyor .el açmamızı dua edip bişeyler istememizi bekliyor ..oysa ben ne kadar az dua ediyorum .....
yatılıda kalırken mubarek gecelerde sabahlardık bir grup kafa dengi arkadaş ..biraz namaz biraz kuran ...biraz tesbih ...biraz tefekkür sohbetleri...ve en farklısıda ağızdan ağıza geçen aklımıza gelen en saf ve en basit istekler duası..şöyle yaparık bir arkadaşımız başlardı ama o durduğu anda başka biri devam ederdi bu şekilde belki saatlece devam ederdik amiin demeye ....
Rabbim yakınlığın farkında olanlardan eylesin........

1.09.2008

1.cüzden ...

"ŞÜPHESİZ ALLAH (hakkı açıklamak için )SİVRİSİNEK VE ONUNDA ÖTESİNDE BİR VARLIĞI MİSAL GETİRMEKTEN ÇEKİNMEZ.İMAN ETMİŞLERE GELİNCE .ONLAR BÖYLE MİSALLERİN RABLERİNDEN GELEN HAK VE GERÇEKOLDUĞUNU BİLİRLER.kAFİR OLANLARA GELİNCE :"ALLAH BÖYLE BİR MİSAL VERMEKLE NE MURAD EDER" DERLER .ALLAH ONUNLA BİR ÇOK KİMSEYİ SAPTIRIR ,BİR ÇOKLARINIDA DOĞRU YOLA YÖNELTİR.VERDİĞİ MİSALLERLE ALLAH ANCAK FÂSIKLARI SAPTIRIR.(çünkü bunlar birer imtihandır)
bakara suresi 26.ayet.
*****
Dinlediğimizde "ALLAHU EKBER"diyerek bizi çoştıuracak bir ayeti kerime ALLAH'ın azametinin ,kudretinin,kuvvetinin bir delili olarak sivrisineği bile örnek vermesi düşünenler için ibretlidir .....Kuranı kerimde bu tür örneklendirmeler oldukça fazladır .....hatta her meslek grubuna veya her ilgiye yönelik bir atıf vardır mesela nahl.66 olsa gerek sağılan hayvanları örnek verir...keza bazı ayetlerde güneşi ,ayı uzayı örnek verir....Sanki islam olmanın ilk şartlarından biride düşünmek ve anlamak çaba sarfetmek...yaradan tembelliği sevmiyor benim anladığım
Rabbim fasıklıktan korusun bizi...

31.08.2008

terapi (sarımsak kurdu)

Merhaba doktor uzunca bi ara verdik ama bakın yine buluştuk aslında bugün de gelme niyetim yoktu ... efkarlıyım anlayın...hayat öyleki;alışınca heycan kalmıyor hiç birşeyde .....alışınca dualarda bile içi titremez ,gözü yaşarmaz insanın ...neden çabuk bıkar sıkılır insan bilmem ama herşeyin tazesi ve yenisi makbuldür sanki......Sizinle ilgisi yok yanlış anlamayın tamamen kişisel ....defaatle söylüyorum "alışmak felakettir"


Size geldim çünkü aklım karışık yine.....patlıcan yemeği yaparken sarımsak koymam gerekiyordu ,bi baş sarımsağı elime aldım dış zarını açınca dişlerin arasına kıvrılmış bir kurt gördüm .......hiç aklıma gelmezdi sarımsakta kurt olabileceği elma kurdu armut kurdu olur bilirim.....tatlı meyveler kurtlanır sanıyordum yada hep öyle gördüm ....bu hayvancık yolunumu şaşırdı ...hayır çok faydalı olsada çiğ iken çok leziz olmayan bir şeydir sarımsak ...kötüde kokar ..dayanamamış ölmüş zaten kurtçuk..... Ne işi varki sarımsakta ...açgözlülük belası....bi an kurdu kendime benzettim sarımsağı dünyaya ...aklım karıştı....
*****

Hayır..... bunu söylemeyin doktor!!

resmi belgeleri kaynak alıp doğum günümü kutlamayın ..bu çok anonim ,çok sıradan ve basit ...anlamsız geliyor bana neden kutluyorsunuz ki ...olayda (doğmakta) herhangi çabam ,gayretim ,katkım yok ....bişey başarmışta değilim....Ama şu var "bunca yıl nasılda hayatta kaldın ,nasıl dayandın ,nasıl bıkmadın,nasıl yaşadın" derseniz o zaman kutlayın beni ......İğreti durmuyorum ordan bakınca değilmi ....yakışmışız hayatın bu köşesine ...dekor gibi......yaşama konusunda çok becerikliyim ...standartları yakalama iletişim kurma konusunda kutlayın beni .... bu "standart" kelimeside kullanmayı sevmediğim bi kelimeydi ... çok takıldığım bi kelime ayrıca bi konuşalım bunu ....şimdi çıkmalıyım hava almam lazım ........

23.08.2008

duvarın kaydığı gün.....

Kurstaydım bir grup arkadaşla ayaküstü muhabbet ediyorduk..sırtımı duvara dayamıştım .kollarım birbirine dolanmış ..O an muhabbet neyse ki koyu olmalı dalmışım....
Bi an çığlık attığımı hatırlıyorum ..herkez telaşlandı oturanlar ayağa fırladı..meraklı gözler üstümdeydi....."duvar geriye doğru gitti "olamaz dediler gülümsediler ..
Espri yaptım sandılar galiba .."vallahi eminim duvar geriye doğru kaydı .hissettim duymuyormusunuz "bu sefer gülmeye başladılar ....kahkalarla
Kızdım ama anlamıyordum bu umursamazlığı....."inanmıyormusunuz?"..o an biri önümde ayaklarımın altındaki paspasın önümde kırışmış kısmını işaret etti..
beden duvara dayalı olunca fayans üstünden kaymıştı halı parçası.....
****
Bazen kendine çok güvenmek komiktir....
arapçada bir deyim vardır "el insanü mürekkebün minel hatai vennisyan" (insan hata ve unutkanlıktan oluşmuştur)hep azda olsa yanılgı payı vermeli kendine .azda olsa kuşku duymalı fikirlerden bir şeye o kadar çok inanırsınızki sizi komik duruma düşürür....anlıkta olsa başımıza gelmiştir ..hani aklımızdan geçen o kelimenin ,cümlenin ağzımızdan çıktığına yeminler ederiz oysa aksini iddea eden bir kaç kulak vardır ....
Yanılgılarrr ahhhh....
Sihirli kelimeyi veriyorum "temkin"başta kendin olmakla beraber herkeze ve herşeye temkinli yaklaş..Doğru olduğunu düşündüğün fikirlerine ,bilgine şans ver ama tanrı edinme!!
Bazıları bunu felsefik bir yaklaşım olarak görsede sorgulamak iydir ,yaradanda başka
herşeyi.......... Kendinden fazla emin olan kişi oldum ben fikrindedir ,dışarıya kapalıdır=fikrisabit...Oysa herzaman şans tanımak lazım başka bakış açılarınada ...galiba :))sanırım:))gibi

Bazen aklıma o gün geliyor .."duvarın kaydığı gün"çok inanmıştım kaydığına ve zihnime bu şekilde kaydolmuş..."duvarın kaydığı gün"kayan halıymış umurumda bile değil:))

yokluk

çıplak yaşıyoruz ;
giyimimiz çıplak varlığımız yokluk içinde geçmekte
yok gibi yaşıyoruz hep olacak gibi yiyip içiyoruz,
sanki yemek için gelmişiz, uyumak için gelmişiz
oysa biz uyanıkken bile uykudayız kendimizden habersiziz,
kendimizi kaybetmiş arayacağımız adresi bilmiyoruz,
adressiz yoldaşlar yürütür hayatımızı.
İlacımızı okuyoruz onu hiç kullanmıyoruz,
oysa sadece okumak şifa değildir
onu yaşamadıkça asla iyileşemeyiz.
Sanki yaşamıyor gibi yaşıyoruz,
görmüyor gibi görüyor,
konuşmuyor gibi konuşuyoruz.
kalbimizi bir görsek biz bile tanıyamayız
kendimizi görmüyoruz
başka adresler meşkul etmiş içimizi,
vardığımız yere vardığımızda
geriye adım hakkı asla tanınmayacak
bunun bilincindeyiz,
ne yaşıyorsak bilerek yanlış yapmaktan yaşıyoruz.
Bir söz bir hayatı anlatır,
fazla sözde, mana anlamını kaybeder
sonra kendini kaybeder
bir balmışsın ki sen yoksun
varlıkta yokluk yaşıyorsun,
görmeden, duymadan, tutmadan yaşıyorsun,
sana sadece haya verilse onu kaybedersin
bunun yanında akılda gerek
akılsız haya hiç bi işe yaramaz,
edeb verilse onu yitirirsin
akılsız edeb boş bir kutu gibidir
zira senin adın akıldır
akılsız baş yok olmaya mahkum bırakılmıştır
ya aklını kullan yoktan var ol.
Ya da aklını yok et
varken yok ol.
misafir kalem "sır"

22.08.2008

Niyetlerimiz kurtarırmı bizi??



Çok olmuştur hakikaten iyi olacağını düşünüp yaptığım bir işin ,kötü sonuçlar doğurması..İmtihandır içimizdeki mücadeleyi perçinleyen bir darbedir belkide..
Geçen gece başıma geldi böylesi bir hadise. Saat kaçtı bilmiyorum ama evdekilerin hepsi uyuduğuna göre hayli geç olmalı ..mutfakta kalmış bi kaç bulaşığı yıkadım ..balkona çıktım .alt katın terasında "duman"uykusu kaçmış geziniyor..
Banu ve Nil 'in köpeği.o bir sibirya kurdu....Son zamanlarda sıcaklardan olmalı iştahı kesilmiş...tüy döküyor...Kafasını kaldırdı "yalnız değilsin" kabilinden gülümsedim...Neyi ne kadar görebiliyor merak ediyorum..gözlerinin üzerinde kaş hizasında gri tüyler var...ön ayaklarını kaldırınca büyük insan boyunda...onlara atfedilen sıfat sadakat olsada ben fazla sevgi dolu olduğunu düşünüyorum..öyleki nil başka köpek sevse kokusunu alınca hırçınlaşıyor..paylaşmayı sevmiyor sevdiğini:))



Aklıma geldi iyi bi tavuk parçası vardı yemekten artan ..Yarına kadar kuruyacaktı alıp geldim fırlattım karanlıkta aşağı doğru ama duman'ın yanına değil yan balkona yani korkuluğun arkasına düştü....aralarında sadece sıkı demirler vardı Hayvan döndü dolaştı kokusunu aldı ama ulaşamadı..hırladı.. ağladı..ama nafile evdekilerde uyanmadı bende bişey yapamadım ..ikram edeyim derken eziyet ettim hayvana. ....


bilmiyorum niyetim kurtarırmı..........

çok olur böyle durumlar bende ...

galiba daha sakin olmalıyım ...

19.08.2008

Yalana inanmak....


"yaşama sanatı ,yalanlara inanmayı bimektir "

farkındayım öncedende yazmıştım bunu alıntı idi ...Ben kurmadım bu sözü Cesare Pavese söylemiş..beni kafa karıştırmakla itham etmeyin ...

anlaşılmıyacak kadar çetrefilli değil,sadece düşünün ...Hayatınızın her anı içinize sinecek samimiyyettemi?her hareketiniz içtenliklimi mesela ?her bulunduğunuz yer olmak istediğiniz yermi?her cümlenizi her kelimenizi dudaklarınızdan geçmeden önce süzüyormusunuz akıl süzgecinden? "Ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin "özet olarak.
Benimle kinayeli konuşmayın ..imalardan, işaretlerden sıkıldım ..Biraz daha cesur olun lutfen .İtiraf edin paketlediğiniz her hediyeyi hakikaten vermek istediğiniz içinmi veriyorsunuz Yoksa zaruretler etrafınızı çevirdiği için mi?Her selamınız, her taktirniz ,her eleştiriniz ,her alkışınız ben artık bişey demiyorum düşünün sadece ..yalan varmı hayatınızın özünde ?

Ben bu sözü sahici yaşamanın zorluğuna bir vurgu olarak algıladım ..Hayat her zaman hesap edilebilecek bir şey değil ..Bir yalanın kollarına bırakmak kendini ,daha cazip daha güvenli olabiliyor.

"kendini seçemiyorsun
bırakıp kaçamıyorsun
............................
öteki olabilmeyi,
yerine koyabilmeyi
geride durabilmeyi öğreniyorsun.."
minik serçe(farkındayım)

17.08.2008

yalnızlığın sesi!!


Hani an gelir ya;
kelimeler dudaklarınızın arasında sıkışır da çıkmak istemez, iki taşın arasında sıkışmış küçük bir yaprak gibi.......
Yüreğin derin bir okyanus sözler seni boğacakmış kaybolacaksın gibi, kalbin sus pus olmuş gecenin gündüze küstüğü gibi, hani gün gelir ya kalabalıkta yalnızlık hisseder kalbin, yalnızlıkta ise kalabalık yaşar yüreğin......
Ümitler sanki tükenmiş, hayat sana küsmüş de ümit yazan kapıları yüzüne kapatmış gibi, öyle bir hal alırsın ki, sana gül atanı taş atıyor, taş atanı da gül atıyor sanarsın da sevdiklerine küser sırtını dönersin........
Konuşmanın sırrı susmaktır, yaşamanın sırrı ise sabırla sukut etmektir, peşin hükümler vardır yüreğini kahreden, yersiz şüpheler oluşur seni boşluklara sürükleyen.....
Bulutlar bekler yüreğin haberlerle yüklü, boş kalır ellerin ve haykırasın gelir, sesin yüreğindir, kalbindeki sessizliktir.....
Haykırmak sukuttur, gönlünde duygular birikir, an gelir duygulanamaz ağlayamazsın, bazen bir gülüş yeter yaranı sarmaya, bazende keder ve acı kapatır kalbindeki acıyı, dost arar suskun yüreğin özlemeyi özlersin, özlenmeyi özlersin, yanar yüreğin suskun dilinde dostluk acısı nakaratları dolaşır, her şeyini feda edecek bir dost gözlersin, karanlığa gülümsersin tebessüm edersin yalnızlığa, yaran derindir sessizliğinde ise kıyamet şiddeti, bir an gelir yalnız zannedersin kendini, aklın ikinci insandır yanında bunu hissedersin, hala yüreğin sessiz ve boşlukla dolu, gece bir bankın terkedilip kaderine teslim edildiği gibi.
Seslenmek istersin seslenmek istediğine, duyurmak istersin sesini, haykırırsın ama kime haykırdığını bir türlü bilemezsin, yalnızlığında kalabalığın artar bunu sen bile anlayamazsın, kimliğini ararsın, kendini bulmak pahasına titretirsin semayı, sesine ses eklemek ümidiyle, öyle bir an olur, yalnızlığın artar.
Yalnızlığında çoğalır yüreğindeki selsenişler, karşılık alıyormuş gibi hissedersin, sesine ses eklenir kendini bulguğunu düşünürsün, ve anlarsın o an neden kelimelerin sıkışıp da kalbinde hapsettiğini, gerçek dostluğu bulursun, gerçek sesi işitirsin, manevi bir kalabalıktır yalnızlığın, sana sesleneni göremezsin, elinle onu tutamazsın, istediğin an onun yanında ve huzurundasın, artık yalnızlığını terk etmiş bir kimliğe sahip olursun, ve ;
Öyle bir an gelir ki : suskun yüreğin yalnızlığın sesiymiş, yalnızlık ise senin kendi kimliğinmiş.

misafir kalem:"sır"

16.08.2008

la tehzen.......

Kaçış hep vardı....bir tercih yada zaruret ama tarihi insanınki kadar eskidir kaçmanın belkide ....İnsan yorulunca,,sıkılınca bakışlardaki öfkeden ,hırstan kaçmak nimet gibidir.Huzurlu zamanlarda bile üstü örtülmüş bir ihtimal olarak, zihnimizin kuytu köşesinde bekler.
Ama kaçışlar birazda şaşkınlık eseridir.Çünkü aslolan hep yanımızdadır....Huzuru aramaya başlıyacağımız yer tamda kalbimizin kapağına adı nakş olandır.Kutlu resulün "sevr"de dostunu ferahlattığı cümlesi budur ".....la tehzen innallahe meane"(mahzun olma şüphesizALLAH bizimle".belkide tevhid cümlesi kadar mühim dir bunu anlamak.anlamsal olarak eşittir bence .
sukut;Güvercinler yuva yapacak bir gün ve ağını dokuyacak örümcek....
***
Hayat zincirinden boşalmış yırtıcı hayvan gibi geliyorsa üstünüze "la tahzen......"
Çok değer verdiğinizin ,çok değer kaybettirdiğini farkettiyseniz "la tahzen...."
Aile,eş ,dost,arkadaş,yar,yaren şaşırttıysa sizi "la tahzen..............."
Yine ve yeniden saklanmanız için örümcek ağı gerekiyorsa "latahzen............."
Hayal kurmanın ne kadar anlamsız ve boş olduğu çarptıysa suratınıza "la tahzen........"
Her kapı kapandıysa yüzünüze "la tahzen........"
Kaçma planları kurmuş, fakat çare olmayacağını anladıysanız "la tahzen........."
***
Bir kitapta okumuş olmalıyım ,yada bir konferansta duydum
Ebeveynlerin çocuklarını uyuturken kullandıkları kelimelerinde çocukların ruh dünyasına önemli bir yer tuttuğunu hatırlıyorum.Hatta şöyle bir tavsiye vardı.iki yaşında dili çat pat dönen yarım kelimeler kuran çocuğunuza.her gece yatarken "Allah bizimle beraber,Allah bizi görüyor,Allah bizi seviyor"diyerek üç cümleyi üçer tekrarla söyleterek uyutun.bu çocukta otamatik bir güce dayanma (iman )oluşumu sağlıycaktır.korkulardan emin cesur ve huzurlu olacaktır.ve beş yaşına geldiğinde şaşıracağınız iman alametleri gösterecektir.(hırsızlık yapmamak ,yalan söylememek gibi)
Kimbilir biz ne ninnilerle büyüdük ,hala çıkamadık çocukluk ruhundan .Oyuncaklarına dalmış her çocuğa hasretle bakıyoruz hala .Kalıplarımız uymadığı için kullanmıyoruz park ın salıncaklarını...Ama bırakıverseler kuracaz hemen oyunumuzu...."La tahzen innallahe meane"

14.08.2008

ego-benmerkezci düşünce-kibir


Uzun süren yatılı öğrencilik hayatımın son günleriydi...Kurstan çok fazla çıkmadığımız için içeriye gelen bir kaç günlük gazete bizim için çok kıymetliydi.Cümle cümle okuyup ,satır satır deşiyorduk....Helede bulmacası varsa elden ele dolaşırdı.derslerin dışında en büyük eğlencelerimizden biri karşı apartmana girip çıkanları gözetlemek ,diğeri bulmaca çözmekti.Kurşun kalemle çözüp silerdik, bu şekilde aynı bulmacayı daha çok kişi kullanmış olurdu...

Ogün elimize içinde bilgi testi olan bir dergi geçmişti ..bir grup arkadaş başındaydık derginin..benim elimdeydi kalem ..soruları okuyup , cevabı işaretliyordum ...bitince son sayfadaki cevap anahtarını açtık , bir elimde test sayfasındaki cevaplarda..

1.bilmişim

2.bilmişim

3.bilememişiz

4.bilmişim

5.bilmişim

6.bilememişiz.....

........derken bitti ..karşımda çok kıymetli bir hocam (sonrasında sağlam dostum olan)oturuyordu baktım kıs kıs gülüyor."hayırdır doğrular azımsanmayacak kadar çok ,neden güldünüz"

dediki"farkettim beraber çözdüğümüz testin doğrularını kendine ,yanlışlarını gruba mâl ettin"

bilmişim,bilememişiz:))

*****
mesnevi de bulunan bir hikayecekti yanlış hatırlamıyorsam .
kibirli insan buna benzerki ;
At idararının oluşturduğu bir birikintide bir saman çöpü üzerine konan sineği anlatır...
dermişki "duymuştum uçsuz bucaksız denizler varmış ,burası olmalı ,üzerinde heybetli gemiler şu altımdaki gibi ve ve benim gibi güçlü kaptanları olan "

11.08.2008

vaz-geç-me!

Yüksekçe bi yer ......

öyleki aşağıya baktığında başın dönmeli ,kalbin daha hızlı atmalı.....

Kanı en fazla olan damar... ...

keskin jiletle buluştuğunda , itiraz etmeden akmalı.....

Çok çeşitli haplar ....

içtiğinde hızla birbirine karışıp tepki verebilecek.....

Sağlam bir ip ...

sevgili edasıyla boynuna dolanıp bedenini taşımalı.......

Rampa bir yol ucu .....

şaşkın şöförlerin ,hızlı arabalarla delicesine aktığı....

Sağlam bir 14 lü

kabzasında sedef işleme belkide......

yada nefes alıp vermek....

hepsinden daha fazla yaksada canını!!

8.08.2008

"hira"


Çok ihtimalli hayatın sade ve yalın bi yanı olmalı seçebileceğimiz...
bütün standartları altüst eden ,
bütün genellerden uzak
tıpkı parmak izlerimiz ,kulak kıvrımlarımız gibi
bize has bize özgü bir yaşayış olmalı.
Anlayışımız ,algılayışımız kadar özel olmalıyız.
Kulaklarımızı çınlatan mukayese cümlelerine inat ,
aynı elbileseler,aynı yemekler,
aynı kitaplar tarafından kuşatılmaya inat kurtarmalıyız benliğimizi.
Yok işte olmuyor..
boşuna bunca çaba ...
çizilmiş yolda ilerlemekten başka yok yapacak bir şey....
dönüpte baktığınızda arkanızda bıraktığınız yıllar boş geliyorsa gözünüze ,
Önünüzün tıkandığı zaman dilimindesinizdir.
başka zaman bakmaz kişi geçmişe .
geçmiş sadece önümüz aydınlığını kaybedince döndüğümüz zaman dilimidir.

Belkide fersah fersah kaçmalıyız.
Şehrin komutlar veren sesine kulak tıkıyarak,yalnızlığın sukunetine bırakmalıyız ruhumuzu Gürültülerden uzaklaşırsak duyabiliriz kalp sesimizi.
kutlu resulün (s.a.v)"hira"sı gibi inzivaya çekilmeliyiz bazen.
düzen çarkının dişlileri tehdit ediyorsa ruhumuzu
"hira"kurtuluş olacaktır.
Yaradanın bizimle konuşmasının "ayetlerini bildirmesinin" açık yolu budur.

Kendini kaybetmenin yolu alkol almaksa eğer,
kendini bulmanın yolu ise bilinci yitirmemektir.
"Men arefe nefsehü,fegad arefe rabbehü" sırrınca bilakist kendini bulmak ,ancak kendini dinlemekle, tanımakla mümkündür.

sözün özü bize lazım gelen "hira"dır....

7.08.2008

etki-tepki




Varoluşun temel kaidelerindendir ,değişmez kurallardan biri.Bir durum, bir olay, bir hareket karşısında düşündüklerimiz yada davranışlarımız bizi bir yere koyar.insanı insan yapan birazda budur Bunu sosyolojik,psikolojik,dini yada vicdani boyutta ele alabiliriz . en basit şekilde izah edecek olursak gördüğümüz yada işittğimiz bir eğrilik ,artık mesul olduğımuz durumdur.kulağa çok korkutucu gelsede yaradıcının bizi buna şahit yapmasındaki hikmet belkide budur .

Bedenimizde yada ailemizde bir engelli olmayışı bizi engellilere sadece acımakla mükellef kılmaz.bize düşen dini yönden şükür etmek kıymet bilmek gibi görünsede.Onların hayatlarını kolaylaştırmakta artık omuzlarımızdadır. Mükellef bir sofrada akşam yemeğine oturacakken , afrikada açlıktan karnı sırtına yapışmış,taş kemiren !çocukların ekranımıza düşmesi huzursuz ediyorsa bizi hala diri bir ruh taşıyoruz demektir.etki varsa tepki olmalı.yani sadece sofradakilere şükretmek yeterli olmayacaktır o dakikadan sonra Daha sahici bir tepki gereklidir .ruhu doyuracak bi tepki......
***
Dünyanın üstünde ,aynı zaman diliminde yaşıyan insanlar arasında, farkında olmasalarda bir hukuk (hak)ilişkisi sözkonusudur.Böyle düşünürüm .Sadece çatımızın altında nefes alanları kayırmak imtihanı atlatmamız anlamına gelmiyor sanki .Belki teknolojiye lanet okumak gelicek içimizden ama, haberdar olduğumuz her acı bizim sınanma sebebimizde olabilir.Sofrasına bomba düşen ,küçücükken taciz edilen,türlü işkenceye maruz kalan her çocuğun velayeti üstümüzedir.
Anlatmak istediğim erkeklerin cıvık futbol muhabbetlerinden ,bayanların saç rengi ve bakımından daha vahim bir meseledir.toplumsal ahlak anlayışını yeniden bina etmek ,tepkimizi ortaya koyma cesareti gösterebilmek ,gerilim sahibi olmak vs...

kördüğüm


_ bizden gizlediğin bi rahatsızlığın mı var?
Hayatınızın bütününde neşeli,insani ilişkilerinizde umursamaz ve rahat tavırlar koyunca ortaya ufacık bi açıklıkta bu soruya muhatap olursunuz.insanlar gizemi sever ve araştırmaya meraklıdır .sanki sizin derdinizi ilk bilen olmaları, onları ulaşılmaz bir mevkiye koyacaktır.Bilmiyorum belkide hesapsız bi samimiyetle sorarlar bunu.ama etrafına aşılmaz tebessüm duvarları ören biriyseniz.kolay olmaz açılmak. Sebeb belkide içinde büyüdüğünüz çevrenin(ailenin) size kazandırdığı!(kazanç olup olmadığı tartışılır)bi imajdır.öyleki yıkamazsınız bunu .güçlü olma adına ,sağlam durma adına .en yakınlarına bile dertlenme zafiyetini göstermeden yaşarsınız .... Oysa kutsal kitapta bile insanı anlatan ayetlerde güç vurgusu yoktur.insan zayıftır.Kendisine güç telkin etmesi zayıflığını kendinden bile saklaması nafiledir.Bütün şehri güldürdüğü halde geceleri yalnız köşesinde ağlıyan palyaço gibi kalırsınız ışıklar söndüğünde...
***
Hala bunu yapan varmı bilmiyorum eskiden örgü kazaklar vardı kalın kalın .Onlarca özel örnekten itinayla örülmüş el işleri.Eskiseler bile yırtılmazdı o kazaklar.Evin en küçüğüde bırakınca giymeyi, anneler onları söker, iplerin kırışıklarını buharda açar,uyumlu renkleri birleştirir, kalın şişlerle paspas örerlerdi.Ben olayın sökme kısmında aktif rol oynardım :)bazen yün iplerde iplerin kördüğüm olduğu kısımlar olurduki yöresel adıyla "tıncik" derdi annem .Açmak imkansız gibi görününce koparıverirdim ipi.annem kızardı "kolayına kaçıyorsun derdi...
Gücümüz iplere yetiyor, hayatımız kördüğüm olduğunda koparamıyoruz maalasef.içimde gittikçe büyüyen acılı bir hastalığın sancısı var .Zihnimde oluşturduğun bütün öğretilerin aksine geceleri düşlediğim gerçekleşmeyeceği belli hayeller aksine .. "hayatına hüküm süren güç yanlızlığın var".Aşılmıyacak tabular bina etmişim zihnimde "Bayrağı düşürmeme kaygısı yaşamamıza fırsat vermiyor"oysa "insan zayıftır"."insan unutur"."insan nankördür"..vs

ağla(ma)


Aklın sustuğu demlerde ağlamak sığınaktır.gözyaşları hangi soruna cevap olabilir..ki itirazlarımız hiç bitmiyor.ağlamanın bi mantığı yok oysa.sadece rahatlatıyor insanı .........öfkeyi dindirmeye ,duyguyu sindirmeye yarıyor sanki...ağlamaya başlayınca içten içten hep bu halde kalmaya niyetlenir insan ..dünya döndükçe ağlıyacaktır sanki .... zihnine geçmiş zamana dair her türlü kırılganlık hucum eder.....her bir acı için fazladan bir kaç damla yaş daha döker ..
bazen hastalıklarında hep önceden varolan bir birikimin mahsülü olduğu iddea edilir ki bu kaçınılmazdır .....

"hastalıklar cesedi ,acılar ruhu tahrib eder .."

"ağla rahatlarsın ,ağla açılırsın ,ferahlarsın "derler ağlamak bir dışa vurumdur .ruh halinin dışa vurumu .unutmak istemiyorsanız sıkın dişinizi .acıyı içinizde saklayın .ağlamayın .......

***

Güç kelimesinin bendeki karşılığı babamdır.Hatırlıyorum amcam vefat ettiğinde onun yıkanıp kefenlenmesinde bulunmuştu......bütün amcalar bu erken vedayı gözyaşları ile karşılamıştı .babam ağlamamıştı belki şok olmuş belki donup kalmıştı .....bu önceleri kişinin kendisine güçlü olma telkinidir .diğer insanlar için tutunacak bir dal ,abi olma gayreti ..... ama sonrasında her ambulans sesi babamın yüzünün rengini soldurdu.her ambulans sesinde doldu gözleri dudaklarını çiğnedi ..keşke ağlasaydı ....

demiş şair;

"Ne beyân-ı hâle cür'et, ne figâna tâkatım var.
Ne recâ-yı vasla gayret, ne firâka kudretim var."


22.07.2008

bîçare!!


Rabbim !! taş'sam kabe yap beni!!

***

"Baba bu ne?"

"kirpi oğlum .Kendisine hayat, başkasına diken "

***

Ya Rabbi;Bana Fakiri Sevecek Bir Zenginlik Ver ,

Zengginede Özendirme, Fakir Kalacaksam Eğer!

***

NOT İN MY LİNE="kötü düşünen utansın"(latince deyim)

***

kaos;

tutacak kadar yakın erimiyecek kadar uzak olmak !!

Aynı anda kaç hayat yaşıyorum ?kaç hayatı teammüden terk ettim?



Hiç bir acı neden dokunmuyor delikanlı yanlarıma!



Ayrılığın bile bir yaprak esintisi kadar kıpırdatamadığı bu güne ben ne yapayım şimdi?

****

-- hocam belağat nedir ?

-- belağat: muktezay-ı hale mutabık söz söyleme sanatıdır !!
"cevabı sorudan daha zor olunca sukut en iyiysi:))"

***

netice;

"insanım ,insana dair hiç birşey bana yabancı değil"

(latin atasözü)

***

dönüş;

TANRIM!! İPSİZİM BENİ BAĞLA!!

efkar=fikir=tefekkür


Çok cesur bi intizar var kulaklarımda .Gecenin ilerlemiş saatlari ,gündüzleri asla uzlaşamadığımız :) kardeşlerimle muhabbet ederken birisi şöyle dedi;"keşke sadece düşüncelerimizle yargılansaydık " dondum kaldım bilinçli yada bilinçsiz, planlı yada plansız vaktin çok geç olmasıda bi yana çok cesur sözler ... Niyetlerimiz kurtarırmı bizi? ***


Kendimi sorgularken her gece ,o belgeye sığınırım ....kutsal kitabın .düşüncelerimizin suç olmdaığını ifade eden dizeleri.... aslında düşünce özgürlüğünün en açık isbatı ve ona dair müjdeler .. Aklınızdan geçen iyiliği yapmaya fırsat bulamasanızda sevabını alırsınız Buna mukabil bir kötülükte uygulayana dek günah yazılmaz. "insan düşünen hayvandır " Yada farkı bu olmalıdır (hayaven arapça canlı demek) ...düşünmemeği düşündüğümüz zaman dahi nasıl düşünmeyeceğimizi düşünürüz. ***


Radyoda Tarık Tufan konuşuyordu..konu; beyin beden denklemi. "Bedenim ibadette iken beynimin şeytanın avuçlarında olmasından yüce yaradıcıya sığınırım" demişti..Rabbim ellerimizi bırakma..


12.07.2008

"dağan ölim taşan ölüm erzurum" :)







tortum dan manzaralar :))

kaçış planı


"halet-i ruhiye" =ruh hali =psikoloji vesair.

Buyrun bi yanılgı daha .Zannederiz ki bulunduğumuz mekanın değişmesi içinde bulunduğumuz hali ,içinde bulunduğumuz ümitsizliği ,kırgınlığı vesair değiştirecek .bütünüyle karşı çıkmıyorum bu fikre o rüzgara kapılma hafifliğinde olanlar .yani omuzlarında çok ağırlık olmayanlar için durum farklı olabilir .Ama tecrübeyle sabittir bu bende işe yaramadı hiç anlık rahatlamalar anlık unutma halleri hep geri dönüp baktığımda hep orda duruyordu kaçtıklarım ,yanı başımda .

Kendi hayatının gidişatına bi kısa ara vermek ,yer değiştirmek başka hayatların içine konuk olmak .kısmen iyi gelsede kesin bi çözüm değildir asla .Dönüp baktığınızda ,tatil bittiğinde yani hayatınız kaldığı yerde hatta dahada gerilemiş, birikmiş,kalabalıklaşmış bi şekilde bekliyor olacak sizi.bazıları "enerji yükledim şarj oldum desede" koca bi kandırmaca bence

Ama bilgisayarıma şu resim düştüğünden beri gözlerimi kapadığımda hayal edebileceğim sumut bir şeye sahip olmuş gibiyim .şu akarsu yatağı,belkide göl kenarı ,kıyısında sandal , ormanın derinlikleri kadar kucaklayıcı bi resim .

Sanki orda olursam dünyada yanlız ben kalmışım gibi kainat bana özel gibi hissedicem ,sanki orda olursam arkamdaki hiç bi kaygı, hiç bir mesuliyyet gelmiyecek zihnime.

Beni boşverin arkadaşlar sözlerim hükümsüzdür ...mühim olan resim ona odaklanın

Kutlu resulün o şerefli sözlerinden biridir"seyahat ediniz ,sıhhat bulunuz"

11.07.2008

hasbihal


- iki şey var 1 doğru insan 2 doğru zaman .doğru insana götüren sebepler var bizim için en azından

1. ihlas- 2. amel- 3. akıl

ve tabi ki bunların testi ,bu üç özellik olmazsa olmazlardandır önce açayım istersen

_tabi lütfen

- ihlas olmazsa ne olur?hiç bişey olmaz , ot gibi bişey olur, hayat anlamını yitirir ihlas olup amel olmazsa, bu da sıkıntı, çünkü ağaç meyve vermek içindir ,ağaç meyve vermiyorsa, odun olur, ihlas ve amel olsa bile eğer hikmet yoksa yani akıl merkezli davranış tarzı, o da sıkıntı çünkü meyve veren ağaçlar çiçek açar önce ama çiçek kışın ortasında açarsa o da sıkıntı ,işte burası için yapılacak şeyler var..

1. Allah a tevekkül ve dua

2. Bu özelliklerin test edilmesi birinciden başlayalım mı ?

_ evt lütfen

- Allah tevekkül çünkü ;insanlar, insanların kalplerindekinden asla bilgi sahibi olamazlar yani şuan bile senin için kalbimde ne beslediğimi sen bilemezsin şüphesiz-sen bunlardan bihabersin ama,bunları bilen biri var değil mi?

_ evt

- kimdir o?

_ ALLAH

- c..c. evt aynen işte o yüzden tevekkül çok önemli tabi tevekkülün şekillenmesi ve anlam kazanmasının yolu da malum duadır bunu söylemeye gerek bile yok aslında
birgün annemlerle oturmuş meyve yiyorduk portakal mandalina derken çok güzel bir elma vardı , ana yüreği dayanır mı? tuttu benim için soydu ama o kadar albenisi yüksek bir elma ki

_:)

- görenlerin iştahı kabarır yemek ister,de yemediği zaman gözü kalır türünden

_ evt

- soymaya başladı aaaaaaaa aaaaaaaaaaa aaaaaaaaaaaaaa bir de ne görelim elmanın her tarafından kurtlar adeta cirit atıyorlardı ve canlı canlı iğrenç bir manzaraydı rahmetli anacığım dedi ki "yavrum bak" dedi "şu elmayı görüyor musun"evt" dedim"bak" dedi insanoğlu da öyle bişey dışardan bakıyorsun o kadar çok hoşuna gidioyr ki , sen ondan ayrılmak istemezsin ama tıpkı bu kurtlu elma gibi !! onun içi senin görmek istemeyeceğin türdendir ki yürüdüğün insanlara konuştuğun insanlara dikkat et"

_ ALLAH rahmet eylesin inş çok güzel söylemiş

- amin cümlemizin geçmişine değsin inş.

***

-şimdi de teste gelelim
aslında fark ettiysen saydıklarımdan sonra testlerin çok da anlamı yok

_ evt ama ben çok şaşkınım

- ama insan işte illa da görmemk isityor ya tıpkı hz. isa gibi "arini vechek"diyor ya"bana kendini göster ey allahım "diyor ya iman etmediğinden değil ama kalbim tatmin olsun diyordeğil mi insan hep aynı ha "isa" ha "musa" hep aynıyız

_ anlamadım

- şunu demek istiyorum yani hep somuta gitmeye çalışırız , illa da elle tutacaz, gözle görecez

_ sağlamcıyız değilmi

- evthani sen demiştin ya peşin olanı severiz nakit ya da

_ evt

- şimdi sabırsızlandın mı bilmiyorum ama, artık testlere gelsek iyi olacak , neydi maddeler?ihlas, amel,akıl

_ evt

- sondan başlayalım mı

_ lütfen

- akıl Allah cc nin yarattığı en muhteşem organlardan biridir

_şüphesiz

- gel gör ki herkes aynı rantabilitede yani, verimlilikte kullanamıyor. akıllı insan kimdir sorusu aslında tarih boyunca cevap aranan sorulardan bir tanesidir, malumundur tabi burda akıllı insanı sosyolojik, islami ve insani açıdan değerlerdirmek gerekir ki bizi ilgilendiren aslında sadece ikincisi ,malumu ilan anlamına gelecek ama sosyolojik ve insani boyutlarını konuşuruz

_ yani insani açıdan değerlendirmek yersizmi?

- tabi ki değil zaten aslında islami olmayan insani değildir ya da tüm insani düşünceler aynı zamanda islamidir

_ anladım ,haklısınız . vakit çok ilerledi anlama kapasitem düştü :)aslında bunları kopyalıyorum tekrartekrar okumam gerekecek

-senin anlayacağın şekilde anlatmaya gayret ediyorum, aslında sen benden daha iyi anlıyorsun itiraf ediyorum

_belki blogada koyarım

- sen bilirsin ama ismimi kullanma

_ eyvallah ,bu konuşmaya devam edelim inş ama bu gecelik özet olarak?

-sosyolojik olarak yani toplum açısından bakıldığı zaman her zaman doğru sonuçlar elde etmek mümkün olmaz.........

10.07.2008

Leyla..


YİTİK SEVDAM
Yine hicran yine aktı gözyaşım.
İsmini anmaktan bitkinim Leyla.
Tükendi hayatım yontuldu taşım.
İzini sürmekten yorgunum Leyla.
Kestim ümidimi üzgünüm Leyla.

Saplandı attığın oklar kalbime.
Ey gaddar sevgili acı halime.
Vuslata ram oldum be hey zalime.
Doğ bari bir kere aşk iklimime.

Aramım kalmadı dön artık Leyla.
Maziye dönelim gel artık Leyla.

Sefa ÖZDEMİR

25 Haziran 2008 TATVAN


" Bir virüsü hangi baba yumruklayabilir"



ÇOCUKLAR UYUYOR


"Çocuklar uyuyor !

bu yeryüzünün en eski iki kelimesini Allah'tan aziz bir emanet gibi fısıldıyor birbirine ana babalar.



Sıcağın ve soğuğun bütün gün dövdüğü eski döşemeler artık gıcırdamıyor ,balkondaki rüzgar çanları birbirini okşayarak besteler çalmakta ...

Uzaktan uzağa buzdolabının sesi,aslında babanın sokaktan kazıdığı ekmeğin yorgunluk iniltisi.Ananın ellerinde yılların çamaşır,yılların bulaşık,yılların boklu bez,yılların ekmek ve çay kokusu.

Çaydan çay ,kahveden kahve....

Nohut odadan bakla sofaya devinen (geçen) muhabbet ,iki çift kelam etmekte.Gündüzün yaralarını gece sarıyor .evin dindiremediği uğultu yokturBilinirki "eşler muhabbetle birleştirdiklerinde ellerini ...."

"parmaklarının aralarından günahlar dökülür gider"
eve yanlızca ahmaklar "barınak" der.
ev orası .
orada çocuklar uyur.



*****
çocuklar uyuyor... iki melaikeyi seyrediyorum ...alınlarında boncuk boncuk cennet çiğleri.

Ağzı kanlı yarasaların emdiği dünyadan onları esirgeyen Allah'a hamdederim;çocuklar uyuyor


Kırk yılda bir gittikleri çimenli kırlardan öksürükler ve gülücüklerle dönüyorlar eve.Bilinmedik prospektüslerden okunan yazgıları,camların ve kırk kat betonların içinde tutuyor onları..

Onlar ağladıkça daha çok plastik alıyorum onlara;çin malı oyuncaklar,bez bebekler,matruşkalar,cipler ,polis arabaları,dozerler,kepçeler,kovboy tabancaları,tarkan kılıçları...
Bir virüsü hangi baba yumruklayabilir,hangi annenin busesi giderebilir üst solunum yolu enfeksiyonunu...Çocuklar uyuyor.alınlarında cennet çiğleri ...uyuyorlar.



*****
İnsan bunları kendi kendine söylemeli.

pek aziz, pek sıcak iki kelime ..çocuklar uyuyor.

Her şey çırılçıplak gittiğinde ...

elimizde kalan son çiğ tanesi onların alınlarında kristal.

Çocuklar uyuyor.
Allah onların hatrına tutuyor üstümüzde gökkubbeyi .Çocuklar uyuyor.
Planlar,manevralar,hileler ,desiseler,
kir,
Akıp gidiyor yeryüzünden ..

Allah'a şükür .

Çocuklar uyuyor.

Süleyman Çobanoğlu.